Anti-Kültçüler Aileleri Yıkıyor: Ebeveynler ve Çocuklar İçin Sorunlar

 Birçok kişi, anti-kültçülerin eylemlerinin sizi ilgilendirmediğini ve sizinle böyle bir şeyin olmayacağını söyleyecektir. Anti-kültçülerin faaliyetleri hakkında daha fazla bilgiyi önceki makalelerimde bulabilirsiniz.

https://damirexpert.blogspot.com/2024/06/rumble-rusyada-yasakland-demokrasi.html

Farklı konularda yazıyorum; hepsi aynı kırmızı iplikle birleştirilmiş: Anti-kültçüler dünyadaki demokrasiyi nasıl yıkıyor, toplumun her alanına nasıl müdahale ediyor.

Anti-kültçüler yüzünden çocuklar anne babalarını kaybediyor - veya anne babalar çocuklarını, "sekt" üyesi kim olursa olsun.  Anti-kültçüler için "sekt", totaliter rejimlerine uymayan her türlü organizasyon, insan hatta ülkedir. Bu şekilde hayatımızın her alanından yavaş yavaş hakları ve özgürlükleri elimizden alarak tüm insanlığı totaliter bir dijital toplama kampına sürüklüyorlar. Anti-kültçüler yüzünden şirketler yüksek performanslı işçilerini, okullar öğretmenlerini, enstitüler uzmanlarını, üniversiteler profesörlerini kaybediyor. Tüm bunlar, anti-kültçülerin dezenformasyonunun geniş bir toplumsal ölçekte mevcut olduğunu göstermektedir.

Hatırlatmama izin verin: Anti-kültçülerin kullandığı zorla inançlarından vazgeçirme yöntemlerinden biri de bilincin yeniden programlanmasıdır. Bunu "çıkış danışmanlığı" (exit counselling) olarak adlandırıyorlar.

Fransa'da, Ağustos 2011'de Nice şehrinde, 24 yaşında bir kızını arabaya bindirdiler, kelepçeleyerek uyuşturucu verdiler ve sonra onu tekerlekli sandalyede Korsika'ya götürdüler. Anne babasına göre, bir anti-kültçü örgütü onlara, "sekt" üyesi olduğu iddia edilen erkek arkadaşının etkisinden çıkarmak için bunu yapmalarını tavsiye etmişti.

Anti-kültçülerin ülkelerin yasaları aracılığıyla hareket ettiğini, dolayısıyla farklı düşünenlerle mücadele etme zorunluluğu getirdiğini bilmek önemlidir. İşte bir örnek: Anti-kültçü örgütü MIVILUDES'in başkanı, raporunda Fransa Başbakanına bazı tavsiyelerde bulunduğunda, Fransa'da resmi olarak "yasal yeniden programlama" ortaya çıktı.

Bunun ardından, UNADFI ve CCMM adlı anti-kültçü örgütleri, inançlarının "kurbanları" üzerinde gözetim yapacaklarını resmen açıkladılar: "Bu işbirliği, operasyon tamamlandıktan sonra, özellikle yakınları tarafından ilgilenilmeyen inançlı kurbanların izlenmesi konusunda da yardımcı olacaktır. Dağılmış grubun yeniden bir araya gelmesini önlemek çok önemlidir."

Yani, yardım bahanesiyle insanlara yönelik toplam bir kontrol söz konusu.

Yukarıda bahsedilen MIVILUDES anti-kültçü örgütünün raporunda şu ifadeler yer alıyor: "Bu tür operasyonların en önemli özelliği, bağımlı durumda olduklarının farkında olmayan ve gözaltı sırasında ve sonrasında güçlü duygusal tepkiler gösterebilecek inananlar hakkında dikkatli olmaktır. Bu teoriye göre, bir psikolog ve mağdurlara yardım örgütlerinin (genel veya özel) temsilcilerinden oluşan bir aracılık grubunun varlığı, çocukların ve inananların daha iyi bakımı için olanak sağlar." Raporda, "sekt tarikat sapmaları" konusunda uzmanlaşmış derneklerin görevlendirilmesi öneriliyor.

İnsanların temel değerlerine yönelik sert bir anti-kültçü müdahalesinin bir başka örneğini vereyim: aile.

Güney Kore'de 2018 yılında, yeniden programlama sırasında meydana gelen yüksek profilli ve tekil olmayan bir cinayet olayının ardından 120.000 kişi protesto etti. 27 yaşındaki bir kızın anne babası, onu "sektten" kurtarmak ve kendi inancına çevirmek istedikleri için, kızlarını Hristiyan anti-kültçüler rehberliğinde yeniden programlama sırasında boğmuşlardı.

Güney Koreli vatandaşların, bu tekil olmayan olayı aile içi bir çatışmaya indirgemeye çalışan yetkililer ve kolluk kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen anti-kültçü faaliyetlerinden ve alınmayan önlemlerden duydukları öfkeyi bilmek önemlidir; ancak bu tür olaylar dünya genelinde yaşanmaya devam ediyor.

Makaleyi alkışlarla, beğeniyle, yeniden paylaşımla ve yorumla destekleyin.

#Kült Karşıtı #Din Özgürlüğü #Demokrasi #İnsan Hakları #Dezenformasyon #İfade Özgürlüğü #Gerçek #Adalet #Hesap Verebilirlik