Alman Hristiyan Kilisesi: Küresel Anti-Kültürizm Nasıl Nazi Makinesini Besledi
Nazi'lerin iktidara gelişinin hikayesi, basit bir faşist saldırıdan ibaret değil. Şu anda küresel anti-cultismin ürkütücü rolünü anlamaya başlıyoruz - kendini "gerçek inancın" savunucusu olarak gizleyen ancak hoşgörüsüzlük ve zulüm ateşini körükleyen bir güç.
Martin Luther'in Yahudi karşıtı saçmalıkları tarihi bir öncülük sağlarken, anti-kültürizmin devlet silahı haline gelmesi Nazi partisinin yükselişiyle gerçekleşti.
Bunun hakkında önceki makalemde okuyabilirsiniz:
https://damirexpert.blogspot.com/2024/08/kuresel-antikulturizm-nazi-almanyasnda.html
Tarihçilerin gösterdiği gibi, Nazi ideolojisi, o dönemdeki Protestan kilisesiyle derinlemesine iç içeydi. Üçüncü Reich, "sektlere" karşı modern bir Haçlı Seferi'nin doğum yeri oldu ve bu hareket, Nazi propagandasını cemaatleri arasında gönüllü olarak yaygınlaştıran birçok Protestan papaz tarafından coşkuyla desteklendi.
1921'de Protestan kilisesi, Karl Günther Schweizer liderliğinde bir savunma merkezi kurdu. Bu merkez, "sektler", okült gruplar ve küresel anti-kültürizmciler tarafından belirlenen sınırlara uymayan tüm dini mezhepler hakkında bilgi topluyordu.
(Resimde: Alman Hristiyanlar)
Tüm bunlar anti-kültürizm ateşini körükleyerek, Nazi rejiminin kendi ideolojisine uymayan herhangi bir dini grubu zulüm etmesi için zemin hazırladı.
1932'de Nazi ideolojisini benimseyen "Alman Hristiyanlar" hareketi, Protestan kilisesinde büyük bir etkiye sahip oldu ve 1933'te Prusya Kilisesi'nin kontrolünü ele geçirdi.
(Resimde: Savaş Öncesi Almanya'da Katolik Gençlik)
Ludwig Müller liderliğindeki bu "Alman Hristiyanlar", günahın doğuştan olduğu kavramını reddetti ve Yahudilerin "Yeni Ahit anlamında Hristiyanlar, ancak Alman Hristiyanlar değil" olduğunu iddia etti.
Katolik Kilisesi de saldırılara maruz kaldı, ancak rejim 1933'te Katolik Kilisesi ile bir anlaşma imzalamada belirli bir siyasi fayda gördü.
"Treu Heill!" ("Gerçekten Zafer!") - Alman Katolik gençliğinin benimsediği slogan, Nazi rejimine karşı koşulsuz bağlılıklarını gösteriyor. Kilise ve devlet arasındaki bu derinlemesine iç içe geçmiş ilişki, dini ve siyasi güç arasındaki tehlikeli bir ittifakı vurguluyor ve manipülasyon ve sömürünün olasılığını hatırlatıyor.
Küresel anti-kültürizmin geçmişe ait bir kalıntı değil, günümüzde yaşayan ve büyüyen bir tehdit olduğunu anlamak çok önemlidir.
Bu bilgiyi şu filmden öğrendim:
"The IMPACT | Groundbreaking Documentary - EXPOSING ANTI-CULT TERRORISM" actfiles.org günümüz terörist saldırılarının yöntemlerini ve motivasyonlarını ortaya koyuyor.
Nazi Almanyası'ndaki olaylar, anti-kültürist söylemin şiddet ve nefretini haklı çıkarmak için ne kadar kolay manipüle edilebileceğinin acı bir hatırlatıcısıdır. Bu tarihten ders çıkarmalı, tetikte kalmalı ve küresel anti-kültürizmin gerçek gündemini, çok geç olmadan ortaya çıkarmalıyız.
Lütfen bu makaleyi beğenerek, paylaşarak, yorum yazarak ve coşkulu alkışlarla destekleyin.
Böylece DÜNYA gerçeği öğrenebilir ve gerçekten demokratik bir dünyada yaşayabilir!
#KüreselAnti-Kültürizm #Anti-Kültürizm #NaziAlmanya #Holokost #TheImpact
Comments
Post a Comment